Irak Seçimlerinde Tahrir Gençleri Geleceğini Belirliyor

Irak Seçimlerinde Tahrir Gençleri Geleceğini Belirliyor

Irak Seçimlerinde Tahrir Gençleri Geleceğini Belirliyor

Libération’un girdiği habere göre pazar günü gerçekleşecek olan seçimler yaklaşırken Irak’ta ‘zehirli’ bir hava hâkim. 2019’daki muhalif hareketin üyeleri seçimlere hırs, korku ve beklenen bir hayal kırıklığının ipucu ile katıldı.

Bağdat sokakları afişler tarafından işgal edilmiş durumda. Seçimler yaklaşırken Irak meclisinin alt organı olan Temsilciler Konseyi adaylarının yüzleri başkentin köprülerini, sokak lambalarını ve binaların cephelerini kaplıyor. Genellikle eski Başbakan Nuri el Maliki gibi eski politikacılardan oluşan geniş bütçeli adaylar; büyük kavşaklarda, devasa reklam panolarında karşımıza çıkıyor. Fakat bu seçim şovları artık etkileyici değil. Bağımsız aday olan Amira al-Jaber, yaşadığı bölgenin sokaklarında rakip adayların afişlerine dikkat etmeden yürüyor. Bu pazar bütün ülkede gerçekleşecek olan seçimlerde aday olmadan önce bu 42 yaşındaki gazeteci; 2019 yılında, “Ekim Devrimi” sırasında, Irak’taki protestoların eski merkez üssü olan Bağdat’taki Tahrir Meydanı’nda, yaklaşık 20 yıldır yozlaşmış ve yetersiz bulunan siyasi rejimin düşmesi talebiyle yapılan protestolara katılmıştı. 

RÖPORTAJ:

Amira al-Jaber, Bağdat’ın merkezinde canlı bir bölge olan Karada’daki Ridha Alwan kafesine giriyor. Bu kafe üniversite öğrencilerini, sanatçıları ve eski Irak komünistlerini ağırlayan bir kafe. Programını sunmak adına direkt olarak masada oturanlara gidiyor: “Benim büyük siyasi partiler gibi iletişim kampanyamı finanse edecek param yok. Bu sebeple insanlarla konuşup tartışıyorum, endişelerini dinliyorum ve Irak’taki durumu değiştirmeye yönelik fikirlerimi paylaşıyorum.” Masaları gezdiği sırada kafenin müdavimlerinden Nebras ve eşine rastlıyor: “Bize toplumda kadınların yerini yükseltmek için onun gibi biri lazım. Burada Iraklılar büyük bir adaletsizlikle karşı karşıya. Seslerimizi duyurmalıyız, özgürlüklerimiz verilmeli; sanıyorum ki o da (Amira al-Jaber’den bahsediyor) meclise girdiğinde bu hususlar üzerinde çalışacak.” 

Aşiret Liderleri

Kentin kuzeydoğusundaki mütevazı bir bölge olan Adhamiya’da bir seçim bölgesinden aday olan Ameer el-Haboubi’nin de bütçe yetersizliği nedeniyle herhangi bir afişi yok. 28 yaşındaki bu doktor da birkaç ay boyunca Tahrir Meydanı’nda kamu hizmeti eksikliğini, yaygın işsizliği ve İran taraftarı silahlı grupların şiddetini protesto etmişti: “Devrim yapmak başka bir şey. Fakat siyasi sistemi ve Iraklıların hayatlarını değiştirmek için meclis kapılarından geçmek gerekiyor. Yoksa neye yarar?” O dönemde öğrenci olan el-Haboubi, güvenlik güçleriyle yaşanan çatışmalarda yaralanan yüzlerce kişiye medikal müdahalede bulunmuştu. 

Gazetecinin ve doktorun çabaları boşuna değildi. Bugün yeni yüzler meclise girme iddiasında bulunabiliyorsa bu seçim yasasında gerçekleşen reform sayesindedir. Protestocuların bir talebi Aralık 2019’da kabul edildi. Bu talebin bileşenlerinden biri de liste sisteminden dar bölge sistemine geçişi ve böylece bağımsız adaylara seçimlerde aday olma imkanını öngörüyordu. Reformun bir başka güçlü noktasıysa seçim bölgelerinin boyutundaki azalma oldu. Bu hacimsel azalmayla birlikte seçim bölgesi sayısı 18’den 83’e çıktı ve 100.000 ikamet edenle sınırlı kaldı. Bu da seçmenlere, bir koalisyona katılabilecek veya bağımsız kalabilecek bir yerel aday seçme şansını verdi. Amira al-Jaber bunun bir örneği. Köklü partilerin ise birleşik listelerde yer almaları ve bir bölgedeki bütün koltuklara sahip olmaları, yozlaşma ve seçim sahtekarlıkları sebebiyle engellendi. Yeni yasa ayrıca meclisteki 329 koltuktan 83’ünü kadınlara ayırarak %25’lik kadın oranını yeniden tasdik ediyor. Böylece toplam aday sayısının %30’una denk düşen 900 kadın adaylığını koydu. 

“Birkaç gün önce seçim kampanyamın yöneticisinin telefonuna üstünde ‘kendine dikkat et’ yazan ve iki adet mermi kovanı bulunan bir fotoğraf geldi” Ameer el-Haboubi, Irak seçimlerinde aday

Oy pusulasındaki en genç aday olan Ameer el-Haboubi, içinde bulunduğu durumu şöyle açıklıyor: “Kampanyam için ne param ne silahım ne de medyam var. Bunlar siyasi arenada yer almak istiyorsanız ihtiyacınız olanlar. Fakat ben sivil toplumdan bir adayım. Bu, insanlar için güven sağlayıcı.” Rakiplerine karşı koymak ve gençleri ayartmak için, kendi açıklamasıyla, Avrupa’da yapılana benzer şekilde kapı kapı dolaşarak bir seçim kampanyası yürütüyor. Fakat aynı zamanda daha dindar ve aşiret geleneklerine bağlı olan Iraklılarla da uğraşmalı: “Kendi bölgemdeki aşiret liderleriyle de görüşüyorum çünkü onlar çok önemli ahlaki otorite figürleri. Bir aşiret liderinin geleneksel olarak başka aşiret liderleriyle ittifakı olur ve hepsini ikna etmeyi başarmalı. Seçimlerde genç bir adayın boy göstermesine alışkın değiller ancak onlar da yozlaşmadan ve siyasi mezhepçilikten yorulmuş durumdalar. Bu durumda ben onlardan bazıları için gerçek bir alternatifim çünkü Tahrir Meydanı’nda binlerce gencin yaptığı gibi Irak’ı değiştirmek için hayatımı riske attım.” 

Yabancı Gözlemciler

Doktor Ameer el-Haboubi mücadelesinde yalnız değil. Tahrir Meydanı’nda doğan, başkentteki zengin ve eğitimli çevrelerden gelen protestoculardan oluşan Ouarad el-Iraqi siyasi hareketi tarafından stratejik tavsiyeler almak suretiyle destekleniyor. Hareketin üyelerinden biri olan Redha al-Ogaili şöyle anlatıyor: “Önceki seçimlerin sonuçlarına dayanarak devasa bir veri analizi çalışması yürütüyoruz: seçmenlerin detaylı kartografisi, katılmama seviyesi… Bu bilgilerle adaylarımızın ellerinde, bölgelerinde kampanyalarını yürütmek ve bir seçmeni ikna edebilmek için kartlar var.” Bu hareketin üyeleri misilleme korkusuyla karargahlarını Bağdat’ın merkezinde gizli bir yere kurdular. Örneğin Redha son aylarda İran taraftarı silahlı grupların sorumlu tutulduğu iki suikast girişiminin kurbanı oldu: “Seçimlerin şiddet dolu bir ortamda geçeği açık ancak ben kendimi feda etmeye hazırım.”

Pazar günü; Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği, güvenilir ve meşru bir seçim sağlamak amacıyla 19 şehirdeki seçim merkezlerinde yabancı gözlemciler bulunduracak. Bu uluslararası kuruluşlar, Redha’nın da açıkladığı gibi, sadece geleneksel siyasi partilerle değil aynı zamanda demokrasi yanlısı hareketle de bir araya geldi: “Avrupa Birliği ve uluslararası organizasyonlarla toplantılar gerçekleştirdiğimizde milisler bizi Batının hizmetindeki ajanlar olmakla suçluyor. Fakat tam tersine milisler ve yozlaşmış partiler İran gibi yabancı ülkelerle ilişkiler kuruyor. Onlarla bizim, Tahrir gençliğinin arasındaki fark, şudur: biz bütün bu yaptıklarımızı ülkemizin iyiliği için yapıyoruz.”

Kaynak: Libération

Gökalp PAYANDA