Türkiye’de Enflasyon: Pahalı Yaşam, Konut Krizi ve Öğrenci Yakınması
Türkiye’de güç ve gençlik arasındaki çalkantılı ilişkiler, öğrencilerce başlatılan ve konut fiyatlarındaki yüksekliği suçlayan hareket ile yakın zamanda yeni bir çatışmalı boyuta ulaştı. Bu hareket; hükûmetin hâlâ bir ekonomik krizi açıkça konuşmayı reddetmesine karşın yaşam fiyatlarının patlamasıyla Türk halkının yaşadığı artan sıkıntıları yansıtan bir hareket. France 24 haber ajansından Ludovic de Foucaud, Hussein Asad ve Shona Bhattacharyya yaptığı röportaj şu şekilde:
“Türkiye (ekonomik) büyüme ve ihracat rekorları kırıyor, pandemiye girdiğinden daha güçlü çıkıyor ve uluslararası düzeyde yer kazanmaya devam ediyor. Türkiye İngiltere’deki gibi bir benzin sıkıntısı sorunu yaşamıyor ve burada Fransa’daki gibi yemek için kuyruğa giren kimse yok.” Türkiye Cumhurbaşkanı bu tarz cümlelerle ülkesinin ekonomisinden bahsediyor.
Gazeteciler, bu konuşmayı İstanbul’da bir balık pazarında ele alıyor.
Balık Pazarı Emekçisi: “Avrupa’da millet konteynerlerden çöp topluyormuş. Her halükârda cumhurbaşkanının dediği bu. Gelsin burada halkın içerisinde orta sınıf için nasıl olduğunu görsün. Gerçi orta sınıf diye bir şey kalmadı.”
Bir Başka Emekçi: “Halkın alım gücü düştü. Müşterilerin para sıkıntıları olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla iş bizim için şüphesiz daha zor.”
Senenin başından bu yana %18’lik bir değer kaybıyla Türk Lirası gelişen piyasalarda küresel olarak en kötü performans gösteren para birimi. Resmi rakamların belirttiğine göre eylül ayında enflasyon son iki buçuk yılın en yüksek hızına ulaştı. Fiyat artışları emlak sektörünü de etkiliyor. Muhalefet tarafından yönetilen belediyeye göre pandemi boyunca ortalama kira İstanbul’da %70 arttı ve artmaya da devam ediyor.
Timuçin Sürmeler (Emlakçı): “Bu daireyi bugün 7500-8000 liralık bir kirayla sunuyoruz ki bu da 700-750€ civarında. Bir iki ay öncesinde aynı kira 5000 TL bandına geliyordu, yani 450€. Güncel ekonomik şartlar fiyatları etkiliyor ve ileride de artacağını öngörüyoruz.”
En çok etkilenen kitlelerden biri de son yıllarda ülkede yüzlerce yeni üniversite açılmasıyla birlikte sayıları gittikçe katlanan üniversite öğrencileri. Eylül ayı sonunda onlarcası, “BARINAMIYORUZ” hareketi kapsamında parklarda ve bahçelerdeydi. Söz konusu inisiyatif, çok hızlı bir şekilde Erdoğan tarafından şu sözlerle kınandı: “Parklarda bankların üzerinde yatanlar. Bunlar öğrenci mi? Bunlar aynı Gezi’de olduğu gibi teröristler.”
Gazeteci: “Peki ya siz, siz bir terörist misiniz?”
Can Deniz (23, Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi, kiradaki payını ödemek için aynı zamanda garson olarak çalışıyor): “(Gülüyor) Gelip görmesi gerekiyor parklarda, sokaklarda. Sonrasında bize öyle seslenmeye devam etmek isterse bunu kendi bilir. Türkiye’de benim gibi, iş çok nadir bulunmasına rağmen çalışmaya ihtiyacı olan milyonlarca öğrenci var. Barınmakta bile sorun yaşarken derslerimizle nasıl ilgilenelim? Bu da bir sorun.”
Ekonomik rekorlar kırmakla övünen bir ülkede yoksullaşan bir halk: Türk Paradoksu.
Prof. Veysel Ulusoy (Ekonomist, Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi): “Fiili olarak büyüme rakamları mutfağa gelir açısından yansımadığı için halkın yaşadıkları ve algıladıkları ile resmi veriler arasında inanılmaz bir fark var. Dikkate alınması gereken önemli husus gelir ve gelir konusunda bir artıştan söz edemeyiz. Hatta bu hedeflerin çok altında kaldık. Şu anda negatif bir durumdayız.”
Erdoğan’ın AKP’si gençlik, gelecek ve iyi ekonomik sonuçlar partisiydi. Güce gelişinin yirmi yıl sonrasında ve 2023 seçimleri öncesinde, cumhurbaşkanının durumu hiç bu kadar kırılgan olmamıştı.
France 24 gazetecilerinin röportajı burada noktalanıyor. Ne var ki Erdoğan’ın sözlerine yeniden değinmekte fayda var:
“Amerika’nın, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Aynı şekilde Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar. Türkiye’de böyle bir sorun yok.”
Görsel: Enflasyonla mücadele kapsamında kurulan bir tanzimde satış kuyruğu, Ankara, 2019, Halk TV.
Erdoğan nasıl yorumlamıştı: “Şimdiki kuyruk, varlık kuyruğudur, bereket kuyruğudur.”
Görsel: Zam haberi sonrası benzin istasyonlarında oluşan kuyruklar, Türkiye, 2021, Sputnik News.
AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı nasıl yorumladı: “Bereket yoğunluğu.”
Fransa’da Kuyruklar (?)
İktidarın dilinden düşürmediği yağ örneğinden ilerlemek gerekirse; Fransa’da İspanya menşeli 750ml zeytinyağı 4,35€ (satın aldığım gün 44,892 TL, güncel olarak 47,154 TL; aradaki gün sayısı: 9) iken, Türkiye’nin kendi topraklarında ürettiği aynı miktarda zeytinyağı ortalama 47 liraya tekabül ediyor.
Bir asgari ücretli Fransız vatandaşı bu üründen yaklaşık 360 adet alabilirken, bir asgari ücretli Türk vatandaşı aynı üründen sadece 60 adet alabiliyor. Bu, tam altı kata eşit.
Pekâlâ asgari ücretler ne kadar ve asgari ücretle çalışanların oranı nasıl?
2021 yılı Fransa asgari ücreti: 1.539€ (16.682 TL)
2021 yılı Türkiye asgari ücreti: 260€ (2825 TL)
2010 yılı verilerine göre Türkiye’de asgari ücretle çalışan oranı %43, Fransa’da ise %8,3.*
Fransa’da kuyruklar, alışveriş arabası ağzına dek dolmuş olan müşterilerden oluşuyor. Türkiye’deyse bir alışveriş arabasını doldurmak ancak küçük bir kesimin imkanları dahilinde. Bunlar göz önünde bulundurulduğunda, hangisinin “varlık” kuyruğu olduğu kamuoyu nezdinde açıktır.
*https://tr.euronews.com/2020/12/07/turkiye-de-iscilerin-ne-kadari-asgari-ucretle-calisiyor-sendikalar-2020-tespit-komisyonu
Gökalp PAYANDA